24 Nisan ve Ermeniler
- Yunus N. ANGINER
- 7 May 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 May 2021
24 Nisan ve Ermeniler
Siz hiç Pandikyan Efendiyi duydunuz mu? Ben yıllar önce yakın tarihimiz üzerine okurken, bu isme denk geldiğimde çok şaşırmıştım. Sonrasında ismini Türkçe kaynaklarda arasam da yeterli bilgiye ulaşamadım. Daha sonradan bazı İngiliz kaynaklarını okurken adından bolca bahsedildiğini görecektim. Arman Pandikyan Efendi, İstanbul’da Galata’da İngilizlerin (Intelligence Service) İstihbarat servisi için çalışıyordu. Elde ettiği tüm bilgileri de Mustafa Kemal Paşa ve Mim Mim Grubuna aktarıyordu.
Ermeni Meselesi ve 24 Nisan hakkında yazmak için biraz bekledim. Beklememin sebebi de cahilden ders almamak ve en iyi bildiğim işte çırak çıkmamak. Konuşmaya başlayınca mangalda kül bırakmayan bir toplumuz evelallah. Bunu bilmek için toplum bilimci olmaya gerek yok. Neymiş Biden “Genocide” (Soykırım) demiş. Bunu en çok konuşan kim dersiniz? Biçimsel Vatanperverler. Konuşmaya başladılar mı durdurabilene aşk olsun. En vatanperveri bile çırak çıkartırlar.
Sizi bilmem ama ben yurtdışında birçok Ermeni ailenin evine konuk oldum, yemeklerini yedim. Girdiğim her Ermeni ailesinin evinde gördüğüm saygı beni her zaman düşünmeye itmiştir. Üniversite yıllarımda Uluslararası İlişkiler bölümüne henüz kabul edilmiş Ermeni asıllı bir kız vardı, sevgilisi benim yakın arkadaşım olmasa tanımayacağım kızı. İsmi Ani. Anneannesi koymuş kendi doğduğu yerin adını vermek istemiş torununa. Neresi mi orası? Kars’ın Ani yerleşkesi. Onunla Ermeni meselesi ile ilgili konuşmalarımızda anlattıkları beni çok etkilemiştir. Ani ile üniversitenin öğrenci dinlenme alanında oturmuş sevgilisi Joe’nun aldığı kahvelerimizi içiyoruz. Dışarıda azgın bir soğuk gökyüzünü lime lime doğruyor. Ani diyor ki “Ben evinde Anadolu’dan veya İstanbul’dan bir parça taşımayan bir Ermeni ailesi görmedim diasporada.” Bal rengi gözlerini kocaman açarak “misal” diyor “ben anneannemin doğduğu bölgenin ismini taşıyorum Ani”. Bu beni yine yıllar öncesine götürdü yolum Lübnan’a düştüğünde bir Ermeni üniversite öğrencisi ile tanışmıştım. Evinde annesinin kahveyi yanında şerbet ve su ile nasıl ikram ettiğini bilseniz, bugüne kadar misafirlerinize sunmuş olduğunuz kahvelerden utanırsınız. Neden mi? Sebebi şu efendim; Türk kahvesinin yanında şerbet ve serin su ikramını ben eski kitaplarda okurdum, ama bu adetin uygulandığını görmedim. Şaşırtıcı değil mi? Osmanlı gelenekleri Ermenilerin evlerinde devam ediyor. O yaşlı kadının ismi ise Ayntaptı (Antep). Ziller çalmaya başladı mı?
Bir tarafta Türkler diğer tarafta Ermeniler. Yıllarca beraber yaşamış iki millet 1800’lü yılların sonu 1900’lü yılların başında birbirine girmiş. Demek ki 19. yüzyılda alengirli bir durum var. Bu durum Avrupa’da ve ABD’de dizayn edilmiş. Yoksa milletin de birbirinden nefreti söz konusu değil. Kendi çıkarlarını ve emperyalist yayılmacı açgözlülüklerinin yapılandırılması için Amerikalılar Ermeni aygıtını İngilizler ise Kürt aygıtını inşa ettiler. Bu aygıt Anadolu topraklarının bir kısmında Ermeni komitacıları olarak hareket ediyordu. Halbuki diğer Ermenilerin bununla ne yakından ne de uzaktan bir ilgisi vardı. Anadolu’nun etnik farklılıklar açısından zengin bir coğrafya olması hem İngilizlerin hem de Amerikalıların işine gelmişti. İngilizlerin Arapları, Türkleri ve Kürt beylerini Amerikalıların ise Ermenileri etnik ve dinsel yönden alabildiğine kışkırtması durmadan etnik milliyetçilik yarasını kaşıması Anadolu’da yaşayan farklı etnik kökenlere mensup insanları düşündüğünden kaynaklandığını mı sanıyorsunuz?
Osmanlı’nın derebeylik sistemi altında yaşayan farklı etnik grupları Batılı devletler Fransız Devriminin mesajları olan özgürlük, kardeşlik ve eşitlik unsurlarıyla ele geçirmişler ve bu grupları silahlandırmışlardı. Osmanlının başına bela olan isyanlar ve ayaklanmaların sebebi de budur. Amerika ve Avrupalı emperyalist güçleri bu etnik gruplara özgürlük vaat ediyordu. Halbuki Avrupa kuzu postunda bir kurttu. Üretim araçlarını kullanarak emperyalist bir seviyeye ulaşmış ve Osmanlıdan ayrılan her toprak parçasına perde arkasından el koyacak ve oradaki halkı da köleleştirecekti. Osmanlı içindeki etnik grupları bu vaatlerle zehirlemiş ve kendine bağlı ajan grup yapmıştı. Sonra ne oldu Osmanlıdan kopan kim varsa köle olmadı mı Ortadoğu coğrafyasında. Ya İngiltere’nin ya Amerika’nın ya da Sovyetlerin oyuncağı olmadılar mı?
Bu kadar İnkılap tarihi yeter dönelim mi günümüze. Tam tamına ABD’de 106 yıldır sürüncemede bırakılan Ermeni meselesi geçen hafta başka bir boyuta devşirildi. ABD Başkanı Biden soykırım kelimesini kullandı. Peki neden? Neden olacak canım, tabii ki de Türkiye Yakındoğu’da Ortadoğu’da hakkını aramaya kalktı da ondan. Bugün neden Ermenistan ile Türkiye baş başa masaya oturup kendi inisiyatifleri ile karar alıp, anlaşma yapamıyor hiç düşündünüz mü? Çünkü bölgede çok fazla altın, petrol ve doğal gaz var. Ayrıca bölgenin nüfusu da bu kaynakları hem yönetecek hem de koruyacak miktarda. Yerelleri birbirine vurdurmak en iyi yaptıkları iş değil mi?
Comments